RÜKU'DAN KALKIŞ
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim b. Muhammed, Muhammed b.
Aclan'dan; odaAli b. Yahya'dan, Rifa'a b. Rafii' yoluyla Nebi (s.a.v)'in bir
adama şöyle dediğini nakletti: "Rükua vardığında avuç içlerini dizlerinin
üzerine koy ve rükuunda temkini bul. Rükudan doğrulduğunda omurgan düzleşinceye
kadar dik dur ve kemiklerin yerine oturuncaya kadar başını kaldır. " Tahric: Ebu Davud, K. Salat.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Namaz kılan kişi, başını rükfıdan kaldırıp kıyamda itidali
sağlama imkanı olmasına rağmen (bunu) terk ederse namazı geçerli olmaz. Kudreti
olmasına rağmen kıyamda itidali terk eden kişi için, -kıyamı itidalden yoksun
olduğundan dolayı- bu, yeterli bir kıyam sayılmaz.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Kişinin, rükudan başını kaldırdıktan sonra itidalinde şüphe
duyduğu halde secdeye gitmesi yahut bir şeyden dolayı yere düşmesi halinde,
itidali sağlamak kastıyla tekrar ayağa kalkması gerekir. Kişinin kıyamda
(rükudan kalktıktan sonra ayakta durmasında) itidali sağladığından emin olmadan
secdeye gitmemesi gerekir. Buna uymayan şahsın söz konusu rekatı namazdan
sayılmaz. Kıyamı itidal içinde gerçekleştirme niyetinde olan kişi, bu esnada
kendisini engelleyecek bir rahatsızlık nedeniyle secdeye gitse, rekatı geçerli
sayılır. Çünkü itidali sağlama imkam bulamamıştır. Ama secdeye gitmeden önce
rahatsızlığı giderse, kıyamda itidali sağlaması gerekir, çünkü henüz kıyamdan
tamamen ayrılarak secdeye gitmemiştir. Secdeye vardıktan sonra rahatsızlığı
giden kişinin tekrar kıyam yapması gerekmez. Bunu yapmak için üzerinde bir
yükümlülük yoktur. Bu, sadece rükudan doğrulan kişi için gereklidir.
Sorumluluğu olmamasına rağmen bunu yapan şahsın sehiv secdesi yapması gerekir.
Çünkü namazında gereği olmayan bir artış/fazla amel yapmıştır. Kişinin, kıyamda
itidali sağladıktan sonra söylenınesi müstehab olan şeyleri söyleyecek kadar
sabit durması da müstehabdır. Sonra secdeye doğru yönelmesi yahut tekbirle
beraber secdeye doğru yönelmesi ve tekbirin bitimiyle beraber yere ulaşmış
olması gerekir. Tekbiri geciktirmesi yahut itidaldeyken tekbire başlaması yahut
tekbiri terk etmesi mekruhtur. Ama bundan dolayı iade etmesi yahut sehiv
secdesi yapması gerekmez.
Kıyamı, (rükudan sonraki
kalkışta kalacağı zamanında) Allah' ı zikretmek niyetiyle değil de sehven zikri
uzatan kişinin amelini kerih görmemle beraber iade etmesi yahut sehiv secdesi
yapması gerekmez. Çünkü bu yer, namazın kıraat yeri değildir. Burası zikir
yeridir. Onun için söz konusu yerde ziyadeye gidilmesi sebebiyle sehiv secdesi
yapılması gerekmez. Ama kıyamı, kunut niyetiyle uzatırsa sehiv secdesi yapması
gerekir. çünkü kunut, namazın içinden bir amel sayılmıştır. Bunu, yeri dışında
başka bir yerde uygulayan kişinin sehiv secdesi yapması gerekir.
Sonraki için tıkla: